Kaldırın Beni Yerden

Gerçek bir olaydan alıntılanmıştır

Her şey sabah ekmek almak için dışarıya çıktığımda başladı. Ev ile ekmek almaya gittiğim bakkal arasında tanıklık etmiş olduğum bu olaya belki de inanmayacaksınız. “Hassiktir ordan!” bile diyebilirsiniz. Fakat şu anda anlatacaklarım tamamıyla gerçek.

Ekmek almak için evden çıktığımda yolda büyük bir kalabalığın bir apartmanın tepesine bakıp bağırıyorlardı. O anda evde bekleyen menemenimin sıcak yenilebiliritesi pek de umrumda olmadan meraklı bir şekilde olayı anlamak için kalabalığın arasına karıştım. Apartmanın tepesine baktığım da bir de ne göreyim, bizim berber Bekir abi apartmanın çatısına çıkmış, insanlara bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Toplanan kalabalık yüksek sesli bir uğultu oluşturduğu için Bekir abinin ne dediğini anlayamıyordum. Yanımda duran yaşlı teyzeye sordum, “hayırdır Bekir abi neden orada.” diye. Yaşlı teyze “evladım benim kulaklarım duymuyor, ne diyorsun sen.” diyince, toplanan kalabalığın niteliği hakkında kendi içimde bir sorgulama yapmaya başladım. O sırada bir polis ekibi geldi ve kalabalık bir anda sessizliğe büründü. Bazen polis ekiplerinin toplumsal olaylarda pek de işlerini yapamadığını düşünürdüm fakat böyle bir olaya canlı tanıklık edince durumun öyle olmadığını anladım.

Kalabalık artık sessizleşmişti ve Bekir abinin cümleleri tam anlaşılır bir hal almaya başlamıştı ki ceketi sürekli belinde olan ve mahalle kıraathanesinde saygı duyulan Cemil abisi, “Atla lan, atlamayan adam değildir.” diye bağırdı. Cemil Abinin bu söylemi üzerine “Cemil abi lütfen cinsiyetçi terimler kullanmayalım” diye uyarınca Cemil abi bir afalladı ve bana dönüp, “Cinsiyetini S.kerim.” diye çıkıştı. Bu çıkışmanın ardından, ben de hızımı alamayıp, apartmanın merdivenlerinden çatıya doğru çıktım. İnsanların benim hareketime anlam veremeyişiyle beraber yaşlı polis amcamız megafonla “Yukardaki arkadaş, dikkat et adam ciddi! Atlarsa seni tutuklarız.” dedi. Ben de Bekir abinin oturduğu çatı duvaranın diğer köşesine geçip “Cemil abi benden özür dilemezse ben de atlarım.” diye çıkıştım. Bu cümlelerim üzerine, Bekir abi bana dönüp “S.kerim seni de Cemil’i de ben burada ne diyorum sen ne diyorsun be!” diye bağırdı. Ben de Bekir abiye dönüp “Sen ne diyorsun Bekir abi.” Diyince Bekir abi affalayarak “harbi lan ben ne diyordum.” deyip duvardan indi ve bir anda apartman merdivenlerinden aşağı doğru yol aldı. Bunun üzerine aşağıdaki topluluk alkışlamaya başladı ve hep bir ağızdan “Aferin delikanlı büyük adamsın.” deyip sevgi gösterisinde bulundular. Topluluğun ‘Büyük Adam’ söylemi karşısında “Cinsiyetçi terimler kullanmayın, lütfen ama yaaa…” diye bağırdım. Kimse aldırış etmedi.Önce polisler arabalarına bindi ve sonra kalabalık birden o andan önce ne yapıyorlarsa o işlerini yapmak için hayatlarına devam etmeye başladılar. Apartman çatısında tek başıma kalmıştım şansımı denemek için bir kez daha bağırdım “Cemil abi benden özür dilemezse atlarım.” Apartman önünden geçen kimse oralı olmadı. Cümlemi üç dört defa tekrar ettim fakat nafile…

Çatıya çıkmıştım ve bir amacım vardı. Bir amacımın olduğunu defalarca içimden geçirdim. Bekir abi gibi amaçsız biri değildim ve “Harbi lan ben ne diyordum.” diyip kestirip atamazdım amacımı bir kenara. Son bir defa bağırdım “ Cemil abi benden özür dilemezse atlarım.” Diye. Tekrardan kimse oralı olmadı. Hatta mahalleden geçen evsiz kediler bile dönüp bakmadı. Artık kararlıydım atlamaya. Oturduğum duvardan kalktım ve aşağı baktım. Aklımdan son bir defa evde hazırlamış olduğum menemeni geçirdim ve “ elveda menemen, elveda ekonomik çarkın dönmesi için alacağım ekmek karşılığında vereceğim para” deyip apartmanın çatısından atladım.

Aradan üç gün geçmişti ve halen yere çakılı bir şekilde duruyordum. İşlek bir sokak olmasına olmasına rağmen kimse farkıma varmamıştı.

Haftasonu mahalle arasına top oynamaya gelen çocukları görünce son bir hışımla bağırdım “Çocuklar beni kaldırabilir misiniz?” diye. Çocuklardan biri ki kendisi şişmandı, bana dönüp “bir şartla kaldırırız abi.” dedi. Şartını sorunca, “Kale direğimiz olarak seni sokağın başına çekeceğiz. Maç onda biter, maç bitince seni kaldırırız.” dedi. Bu teklifi kabul etmek zorunda kaldım. Yüzlerce top darbesine, her kaçan gol sonunda forvetin sitem dolu tekmesine ve her yenilen gol sonrası kalecinin sinir dolu tekmelerinden sonra maç bitmişti. Şişman çocuk beni kaldırdı ve evime kadar eşlik etti.

Birkaç ay sonra kendime geldim. Bunca olayın yaşanmasına sebep olan Bekir abiyi ziyarete gittim. “Abi neden çıkmıştın sen çatıya.” diye sordum. Bekir abi gülerek cevap verdi, “olum ben yazın çatıda yatıyorum, sabah da uyanıp esnedim ve duvara oturdum, millet atlayacağımı zannetti. Bırakmadılar ki konuşayım.” Dedi. Artık iş işten geçmişti.

Eve dönüp yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak için yazdım.

Belki inanmayacaksınız ama bu yaşadıklarım tamamen gerçek…