Bir Virüsün Kabul Görmüş Sansasyonel Hikasi

Her Masa Bir Sondur.

Merhaba sevgili okur, neler olup bitti bir bilseniz… Dağlar mı devrilmedi; tepeler mi aşılmadı; canlar dişlere mi takılmadı… Yok yine de Necmi Abi ikna olmadı. Yapma dedik abi, etme dedik abi, kılma dedik abi, eyleme dedik abi… Yaptı, etti, kıldı ve hatta eyledi. Gelelim mi şimdi sadede; Evet, Necmi Abi yaptıklarının sonucuna katlanmak ve hatta ne ektiyse onu biçmek zorunda kaldı. Ne mi oldu? Sevgili okur, bunu anlatırken biraz zorlanacağım. Haftalarca, aylarca ve hatta yıllarca olanları sindirmekle uğraştım. Şimdi zorlana zorlana da olsa anlatacağım size. Merak etmeyin, sonunda kimse kusmayacak. Sadece “Abi sendeki de sağlam psikolojiymiş heaaaa!” derseniz sevinirim.

Tam tarihi hatırlamamakla beraber, tahmini olarak (aslında sallıyorum) 13 Eylül 2024’tü. Ben, namı değer yazarınız, Hüseyin ve Müzlüm (ismi nüfusta memurun bir karakter yanlış yazmasından dolayı Müzlüm’dür) gayet masum bir şekilde kıraathanede batak oynuyorduk. Üçlü batak severiz, eğlenceli olur. Öyle bir şeyine de değil haaa, zaten hesapları da Alman usulü öderiz. Dördüncü elin sonu, Müzlüm’ün pislik gülüşü ve bizim “Haydaaaa yine aldı.” söylemlerimiz arasında kıraathaneye girdi Necmi Abi.

+ Selam Ercü. Vaaaay benim Kürdom da buradaymış, napıyon lan Memo!

Ercüment Abi:

– Vay Neco, hoş geldin. Gel otur bir çay ısmarlayalım.

Mehmet Abi:

– Otur Neco, çaylar bizden…

Necmettin Abi:

+ Sağ-olun, var-olun ben gençlerin masaya geçeyim, üç kişiyle batak mı olurmuş. Vereyim ellerine de görsünler batak nasıl oynanır.

O anda o gençlerin biz oluyor olma ihtimalimizi düşünmeden kartları masaya sırayla vuruyorduk. Heycanlıydık. Napolyon Bonapart’ın “Veni Cici Bici”,öyle bir şeydi işte…, sözlerinin yeniden hayat bulmuş hali gibiydik. Necmi Abi bize doğru yöneldi ve sağ elini, kenarda ayırdığımız kartlara vurarak:

+ Dağıııııııııt. Necmi Abiniz geldi, ver yaz bozu, hesabına…

Yarısı götünden, diğer yarısı ağzından çıkan kahkahasının ardından.

(Sevgili okur, bu eyleme bir isim verelim, mesela Borkladı gibi.)

+ Müzlüm, Fuat abin nasıl oldu lan hala o kızın peşinden mi koşuyor?

Necmi Abi gibi insanlar, ortamdaki samimiyetsizliğin farkında olmazlar hiçbir zaman. Direkt istedikleri konuya, istedikleri gibi girerler. Herşey yolundaymış gibi devam eder sonra kalkar giderler. Fakat sevgili okur, benim buradaki yorumum; Necmi Abi gibi insanlar evlerine döndüklerinde biblo olarak hayatlarına devam ettikleridir. Neyse dikkattinizi dağıtmadan anlatmaya, anlatırken de yaşamaya devam edeyim.

Müzlüm:

– Fuat Abim iyiler, öyle hayatına devam ediyor abi. Eşli mi oynayacağız?

Necmi Abi:

+ Lan ben sizle eş olur muyum? üçünüzü toplasak bir adam etmezsiniz.

Ve Borkladı.

Masadaki kartları topladı Necmi Abi ve elinde amatörce karıştırdı fakat bunu öyle bir ustalıkla yaptı ki o karıştırma methoduna kimse amatörce yaptı diyemez. Aslında Usta bir Amatördü o. Necmi Abi kartları sırayla dağıttı ve elimi açtığımda bir de ne göreyim,kupalarla dolu bir el ve 2 AS. Diğer 2 AS’ın Hüseyin ve Müzlüm’de olduğunu ümit ederek 8 okudum ve el bendeydi. İlk el Necmi Abinin 1 el alıp batmasıyla tamamlandı. “Acemin şansı ilk elde olur, dağıt Hüso!”. 2. el Müzlüm kazandı, 3.el Müzlüm, 4. el Müzlüm… Necmi Abiyi ter basmıştı. Sonuncuydu. O anda tüm olanları farkeden Müzlüm:

+ Abi bugün gününde değilsin herhalde. istersen başka zaman gel, başka zaman oynayalım.

Gurur yapan Necmi Abi Bortlayarak:

– Şu velete bak sen. dur daha 4. el, 11’de biter. Alayım da görün.

5. eli döndük, neyse ki Hüseyin aldı ve baş başa giden Hüseyin Necmi Abi düellosunda Hüseyinin 3. sıradaki yerini sağlamlaştırmasıyla daha da stresli ortam yarattı masada. Mehmet Abi ve Ercüment Abi de bizim masaya gelmiş ve tüm olanlara tanıklık etmeye başlamışlardı. Ah, keşke gelmeselerdi. Bir yenilgi, oyundakiler dışındaki insanların karşısında aslında ağırlaşıyor. Ben o günden sonra sadece bunu bildim ve bunu söylerim. Necmi Abi:

+ Kürdo bana bir sigara ver.

Mehmet Abi:

– Sen de var yieaa, otlakçısın hee sadece.

Necmi abi bir sigara, iki sigara, üç sigara derken 6. el bitmişti. Evet sevgili okur, bir elde üç sigara içmişti Necmi Abi. Döndüm Necmi Abi’ye:

+ Necmi Abi, sonunda aldın oyunu. 5 sende 3 bende 3 Müzlümde, 2 Hüseyinde.

Necmi Abi, Hüseyini geçmenin mutluluğunu yaşıyordu ki, Hüseyin lafa girdi:

+ Yanlışınız var, ben 3 aldım. Necmi Abi 5 okudun ve battın.

Aman Allah’ım, Necmi Abi batmıştı. Olayları biraz da olsa yatıştırmam gerekiyordu.

+ Necmi Abi bitirsek mi burada, başka zaman sıfırdan başlarız. Sen de yorgun görünüyorsun heee abi…

Necmi Abi:

– La sen bu yavşağa bak. Benimle daşşak mı geçiyorsun! Oyununuza bakın. Son 5 El bende ve elinize verip göndereceğim.

Ercüment Abi:

– Neco bırak git uyu kardeşim. Belli yine inşaattan gelmişsin.

Mehmet Abi:

– Lan Neco, sigaramı da bitirdin piç, haydi kalk seni evine bırakayım.

Müzlüm:

– Abi yarın devam ederiz, hem benim de markete uğramam gerek…

Hüseyin:

– Abi ben de kalkayım, biliyorsunuz geçen ay kıl dönmesi ameliyatı oldum. Uzun süredir oturuyoruz.

Necmi Abi bu kadar ısrara aldırış etmeden kartları dağıttı ve “Haydiii gevezelik yapmayın oynayın” dedi.

7 el bende, 8. el Müzlüm, 9. el Müzlüm, 10. el Hüseyin ve artık son ele gelmiştik. Necmi Abi epeyce yıpranmıştı. İlk on elde o hükümetleri deviren, yeni futbol taktikleri üreten, amerikanın gizli bilgilerini kahve halkına servis edip “Siz bunları bilmezsiniz, benim patronlar hepsi amerikaya çalışıyor bana anlatıyorlar” diyen adam gitmiş yerine karınca yiyeni sokak sokak gezdiren Sürrealist Salvador Dali gelmişti. Neden mi? Çünkü Necmi Abi o kutsal cümleyi kullanmıştı:

“Son el, 13 çiz okuyorum.”

Bu tür insanlar asla yenilmezler ya da yenilseler bile yenilgilerini kabullenmezler. Tam olarak o anda ben Necmi Abiyi artık kabullenmiştim. Ödesin hesapları! Artık umrumda değildi.

Müzlüm:

– Battın abi, bende 1 el alır var.

Hüseyin:

– Ben de iki el alır var.

Ben:

– Necmi Abi hesap 1500 TL.

Necmi Abi gururlu bir şekilde kalktı. Herkese aşağlayan bir bakış atarak:

“Bugün yenildim sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Siz zavallı küçükler sadece bugünü bir başarı zannedeceksiniz.

Ve sevgili okur, o gün o kıraathane böylesine trajedik bir olaya sahne oldu. Herkesin masasına bir virüs gibi bulaşan, herkesi aşağlayıp oyunları kazanan Necmi abi, 2 Matematik Mühendisi ve 1 Yazılımcıdan ağır bir darbe almıştı. Kimse onu bir daha o kıraathanede batak oynarken görmedi.


Ama hâlâ her Borklama sesinde biri mutlaka fısıldar:


“Ne Virüstü bee o lanet adam…”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *